Neo klasik ekol nedir? (Ekonomi)
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra geliştirilen, Klasik İktisat Ekolü geleneğine bağlı bir ekol. Neo – klasik İktisatçılar daha çok Statik Denge koşulları altında, Mikroekonomik Teorilerle ilgilenmişlerdir. Neo-klasik ekolün kurucuları arasında İngiltere’de William S. Jevons, Avusturya’da Cari Menger ve Fransa’da Leon Walras gibi ünlü İktisatçılar bulunmaktadır. Daha sonraki kuşakta ise Cambridge’den Alfred Marshall, Viyana’dan Eugen von Böhm – Bawerk, Lozan’dan Vilfredo Pareto ve ABD’den John Bates Clark ile Irvin Fisher Neo klasik ekole öncülük etmişlerdir. Neo – klasikler ekonomik sistemin dinamikleriyle ilgilenmemişlerdir, analizleri zamansız denge durumlarının karşılaştırılması esasına dayanır.
Makro büyüklükleri mikro ilişkilerin toplamı olarak görmüşlerdir. Bu yaklaşımları, Cambridge ekolü tarafından eleştirilmiştir. Keynes’in aksine, Neo – klasikler tasarrufların yatırımları belirlediğine inanırlar. milli gelir dengesi, faktör fiyatlarındaki değişme sayesinde tam istihdam düzeyinde gerçekleşir. Esas olarak, tam istihdam düzeyinde denge ve büyüme sorunlarıyla ilgilenmişlerdir. Bu bakımdan Keynes Teorisiyle çelişmektedirler. Çünkü, Keynes’ in asıl üzerinde durduğu konu kaynakların eksik istihdamıdır. Neoklasikler serbest piyasa mekanizmasının ekonomik faaliyetleri düzenleyen temel faktör olduğuna inanmışlardır. tüketici için fayda, üretici için kar maksimizasyonu, temel ilkedir.
Mikro iktisat teorisi onlara göre bu iki amaç doğrultusunda, kaynakların belirli kullanış alanlarına dağıtımını içerir. Klasik ekole karşı, Neo-klasik ekolün ortaya çıkışı, matematik tekniklerin kullanışındaki yaygınlaşma ile kendini göstermiştir. Input ve output arasındaki ilişkilere yoğun Kalkülüs teknikleri uygulamışlardır. Bu şekilde Iktikat’a adeta Fiziki bir bilim özelliği verilmek istenmiştir. Ancak özellikle Kurumsal İktisat Ekolüne mensup İktisatçılar bu yaklaşıma karşı çıkmışlardır. Neo – klasiklere karşı Kurumsalcı İktisatçılar, İktisat’ın bir Toplumsal Bilim olduğunu ve hiç bir zaman Fiziki bir Bilim durumuna gelemeyeceğini savunurlar.