Kırklareli nedir?
İlin Kimliği
Yüzölçümü Nüfusu
: 6550 km 2 : 309.512
: Merkez, Babaeski, Demirköy, Kofçaz, Lüleburgaz, Pehlivanköy, Pınarhisar, Vize.
Trakya’da bulunan bir ilimiz. Batı sınırımızdaki Kırklareli, Marmara bölgesinin Istranca ve Ergene bölümleri üzerinde bulunmaktadır. Trakya’nın en büyük ili olup, İstanbul, Karadeniz, Tekirdağ, Edirne ve Bulgaristan ile çevrilidir. 41°14’ ve 42°00’ kuzey enlemleri ile 28°53’ ve 26°13’ doğu boylamları arasında yer alır. Trafik numarası 39’dur.
İsminin Menşei
Türk akıncıları Rumeli ismi verilen Marmara Denizinin batı bölgesine çıkarak yeni şehirler fethettiler. Kırklareli’yi fetheden Türk akıncıları burada 40 şehid verdiler. Şehid arkadaşlarının aziz hatırası için Kırklareli dediler. Nitekim bu ildeki “Kırklar Şehitliği” ve “Kırklar Camii” bu şehitlerin hatırası içindir. Kırklareli isminin “Kırk Kilise” (Saranta Eklesies) ile ilgisi yoktur. Gerçi Kırklareli’nin eski ismi Kırk
İlçeleri
Kilisedir. Fakat Kırklareli ismi 40 şehid hatırasına binaen verilmiştir. Kırk akıncının abideleştiği bir topraktır. Kırklarbaba Dergahındaki kitabede şu beyit bulunmuştur: “Kırk kimse şehid oldu bu yerde, Bu nam ile anılsın bu belde.”
Hüdavendigar ismi ile anılan Sultan Birinci Murad Han zamanında Demirtaş Paşa emrindeki akıncılar bu bölgeyi fethederken 40 şehit vermişlerdir. Bu şehitler arasında Saltık Bey, Balaban Bey, Kılıç Alparslan Bey, Satılmış Bey, Demirhan Bey, Yahşi Bey, Durmuş Bey, Kayahan Bey, Sungur Bey veKaracakaya Bey bulunmaktadır.
Sultan Birinci Murad Han, Demirtaş Paşaya: “Bre Demirtaş yiğidim, Saranta Eklesies derler bir il vardır. Gözümün üstünde çapak gibi durur. tez saadetlu haberini beklerim.” diyerek, sefere (akına) uğurlamıştı. Kırk şehitlerin yattığı bu il Demirtaş Paşa emrindeki Türk akıncılarının akınıyle fethedilmiştir.
Tarihi
Kırklareli’nin çok eski zamanlara dayanan bir tarihi vardır. Kırklareli-Aslıbey arasında üç sun’i tepe olduğu gibi Aşağıpınara-Eriklice Köyleri arasında höyükler ve mezarlar bulunmuştur. Hititler, Boğaz ve Marmara Denizinin doğu sahillerine kadar uzanıp Trakya denilen bu bölgeye geçmemişlerdir. Bu bölge tarih sahnesine Traklarla girmiştir. Traklar, Trakya’ya adını veren fakat bugün yok olan bir kavimdir. Traklar M.Ö. 1200-513 arasında bu bölgede yaşamışlardır. Traklar Önasya ve Tuna dolaylarından gelen Türk kavimleridir. Traklar gibiÇanakkale civarında yaşayan Truvalılar da Türk asıllıdır. ABD Harvard Üniversitesi profesörü Calvert Watkins, Truvalıların konuştukları Luvian dilinin Hitit dili ile aynı kökten olduğu, Hititler gibi Truvalıların da Türk kavimleri olduğunu Truva Kralı Priam ile oğlu Paris isimlerinin de aynı kökten geldiğini tarihi vesikalarla isbat etmiştir. Fransız ilim adamlarından Montaigne de Denemeler isimli eserindeTruvalıların Türk kavmi olduğunu söyler. M.Ö. 1200’lerde Firikler bu bölgelerden Anadolu’ya geçtiler.
M.Ö. 700 yıllarında Türkistan Stepleri ve Hazar Denizi civarında göçebe olarak yaşayan İskitler Romanya ve Bulgaristan üzerinden Trakya’ya indiler, Traklarla kaynaştılar.Uzun müddet birlikte yaşadılar. İskitler o tarihte atı en iyi şekilde kullanan milletti. Pers hükümdarı Dariyus (Dara) 170.000 kişilik bir ordu ile 600 parçalık bir donanma hazırladı. İskitleri yenip, Anadolu’yu, Kafkas ve Karadeniz madenlerini, kalay ve ambar (hububat) yolunu, Trakya ve Balkanları ele geçirip İtalya’ya uzanmak istiyordu. Kendisine İyonyalılar da yardım ettiler. Dariyus Vize’ye kadar geldi. Vize’de konaklayıp Kaynaren üzerinden Bulgaristan’a girdi, fakat Tuna boyları ile Karadeniz kıyılarını alamadı. İskitler sık ormanlar içinde gerilla savaşı yapıp gözükmüyorlardı. Dariyus’un bu büyük seferi neticesiz kaldı. Merkezi Vize’de olan “Trakya Straplığı” kurdu ise de 25-30 sene devam etti. Atina Devleti M.Ö. 440’ta Persleri yenince burası Atina Devletinin eline geçti.
Makedonya Krallığı M.Ö. 336’da Yoğuntaş (Polos) civarında Atina Devletini yenerek bu bölgeyi ele geçirdi. Makedonya Kralı Filip’in oğlu İskender, Pers Devletini yıktı. Hindistan’a kadar uzanarak, Anadolu gibi bu bölge de Makedonya Krallığının hakimiyetine geçti.
Makedonya Kralı İskender’in ölümü Roma Devletinin yayılmasına sebep oldu. Roma İmparatorluğu M.Ö. 168’de Trakya’ya girdi. vize ve Pınarhisar’a kadar sokuldular. Trakların güçlü savunması karşısında Vize’de Roma İmparatorluğuna bağlı “Doğu Trakya Krallığı”nın kurulmasına M.Ö. 72’de razı oldular. Bu krallık fazla yaşamadı. M.S. 46 senesinde Romaİmparatoru Klaudus, Doğu TrakyaKrallığına son verdi. Vize, Lüleburgaz, Babaeski ve Karıştıran bölgeleri Roma’ya ilhak edildi. Roma İmparatorluğu M.S. 395’te parçalanınca bu bölge Doğu Roma (Bizans)nın payına düştü. Osmanlı Devleti Kırklareli’yi, Sultan Birinci Murad Hüdavendigar zamanında 1362’de fethetti. Bizanslılar geri alınca Sultan Birinci Murad Han 1363’te Edirne ve Kırklareli’yi tekrar fethetti. 1402 Ankara Savaşı ile Osmanlı Devleti sarsıntı geçirdi. Burası Fetret Devrinde Süleyman Çelebi’nin ve 1411’de kardeşi Musa Çelebi’nin eline geçti. 1413’te Çelebi Sultan Mehmed bütün Rumeli’yi alıp, bölünen Osmanlı Devletini yeniden birleştirdi. Çelebi Sultan Mehmet Han ile Sultan İkinci Murad Han zamanında, Mustafa Çelebi burasını ele geçirmiş fakat tutunamamıştır.
1878 senesine kadar çok sakin bir yer olan Kırklareli, İstanbul ve Edirne gibi iki büyük şehir arasında kaldığı için fazla gelişememiştir. Kırklareli merkezi Sofya’da bulunan geniş Rumeli Beylerbeyliğinin (eyaletinin) 26 sancağından (vilayetinden) birinin merkezi olmuştur. Vize de sancaktı. Tanzimattan sonra Kırklareli, Edirne vilayetinin (eyaletinin) altı sancağından birine merkez oldu. Yedi kazası vardı. 1876-1878’de birkaç ay Rus işgalinde kaldı. Ayastefanos Muahedesine göre Kırklareli Osmanlı Devletine bağlı fakat iç idaresinde muhtar Bulgaristan Prensliğine veriliyordu. Berlin Muahedesinde Ayastefanos Muahedesi iptal edildi. Kırklareli yine Osmanlı Devletine bırakıldı.
Balkan Harbinde 28 Eylül 1912’den 8 Temmuz 1913’e kadar 9 ay 10 gün Bulgar işgalinde kalmıştır. Balkan Harbinin mühim muharebeleri bu bölgede, Pınarhisar ve Lüleburgaz civarında olmuştur. Türk ordusu Çatalca’ya kadar çekilmek zorunda kalmıştır. Birinci Dünya Harbinden sonra Yunanlılar, Kırklareli ve çevresini işgal ettiler. Şehir iki sene Yunan işgal ve istilası altında kaldıktan sonra 10 Kasım 1922’de Türkler tarafından geri alınmıştır. Bulgar ve Yunanlılar Kırklareli ve çevresini baştan aşağı yakıp, yıkmış ve yağma etmiştir. Halkın büyük kısmı göç etmiştir. 1924 Lozan Muahedesi (Antlaşması) ile Kırklareli’nde bulunan Yunan ve Bulgar azınlık iade edilmiştir.
Fiziki Yapı
Kırklareli topraklarının % 48’i dağlar, % 44’ü plato ve % 8’i ovalarla kaplıdır.
Dağları: Kırklareli genel olarak dağlık ve dağlar da ormanlarla kaplıdır. Dağlar yüksek değildir. En yüksek yeri Büyük mahya (1031 m)dır. İlin büyük bir kısmını kuzeybatı-güneydoğu istikametinde uzanan Istranca (Yıldız) Dağları kaplar. Bu dizi İstanbul’a doğru alçalarak uzanır. Başlıca tepeler şunlardır: Fatmakaya Tepesi (901 m), Sivri Tepe (851 m), Kaletepe (846 m), Dalyan Tepe (725 m), Kamelya Tepe (776 m), ve Dikilitaş Tepe (503 m)dir. Diğerleri 300 m’den küçüktür. Kırklareli’nde platolar önemli yer tutar. Platolar kuzey ve güney olmak üzere ikiye ayrılır. Kuzey platoları Istranca Dağları ile Karadeniz arasında yer alır. Bol yağmur aldıkları için bitki örtüsü zengindir. Limanköy Platosu meşe ormanlarıyla kaplıdır. Dereköy Platosu da kuzey platolarına dahildir. Güney platolarıIstranca Dağları ile Ergene Havzası arasında yer alır. Bu platolarda hayvancılık ve kuru tarım yapılmaktadır.
Ovaları: İlin en önemli ovası ve vadisi Ergene’dir. Ergene Vadisi Tekirdağ’ındaki dağlardan başlar ve dar bir koridordan geçerek güneybatıya uzanır. Ergene Havzasında genişler ve Ergene Ovasını meydana getirir. 50-100 m yükseklikte olan Ergene Ovası çok verimlidir.
Akarsuları: Ergene Çayı; Meriç Nehrinin bir kolu olan Ergene Çayı Kırklareli’nin en büyük akarsuyudur. Istranca (Yıldız) Dağlarından çıkar, bir çok kolları il sınırları içinde 80 km’lik bir yol alarak Pehlivanköy yakınında Edirne il sınırlarına girer. Sık sık taşan akarsuyun yazın suyu az, kışın ve sonbaharda çoktur. Ergene Çayına Paşaköy, Lüleburgaz, Sulucak ve şeytan Deresi katılır. Rezve Deresi: Istranca (Yıldız) Dağlarından çıkar, hızlı akışlıdır. Türk-Bulgar sınırını meydana getirir. Gölleri: Kırklareli’nde önemli bir göl yoktur. İğneada çöküntü alanında toplanan bazı küçük göller vardır. Başlıcaları Erikli Göl, Mert Gölü (Karagöl) ve Sakpınar Gölüdür.
İklimi ve Bitki Örtüsü
İklimi: Istranca Dağlarının kuzeyindeki Karadeniz kıyılarında Karadeniz iklimi, Istranca Dağlarının güneyinde Ergene bölgesinde kara iklimi hüküm sürer.
Kıyıda yazlar serin kışlar ılık geçerken, Ergene Havzasında yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve kar yağışlı geçer. Isı farkı seneden seneye değişir. Bazı seneler kışlar Orta Anadolu’dan daha sıcak geçer. Bunun sebepi Orta Avrupa’nın kara iklimi ile Karadeniz, Akdeniz ve Marmara iklimlerinin karışmasıdır. Senelik yağış ortalaması 578 mm’dir. Bazı kışlar Doğu Anadolu’dan da soğuk geçer.
Bitki örtüsü: Kırklareli topraklarının % 57’si orman ve fundalıklarla, % 35’i ekili ve dikili alanlarla, % 7’si çayır ve mer’alarla ve % 1’den biraz fazlası tarıma elverişsiz alanlarla kaplıdır. Kırklareli bitki örtüsü ve orman bakımından zengin sayılır. Istranca Dağları ormanlarla kaplıdır. Karadeniz bölgesinde ormanlar koru halindedir. Ormanlarda meşe, dişbudak, karaağaç, gürgen, kızılağaç, söğüt, kavak ve yaprak döken ağaçlar vardır.
Ekonomi
Kırklareli’nin ekonomisi tarıma dayanır. Orman varlığı zengin, dağları ormanlarla kaplı olup, geniş Ergene Ovası ise çok bereketlidir. Sanayi ise hızla gelişmektedir.
Tarım: Faal nüfusun % 70’i tarım, hayvancılık, balıkçılık, ormancılık ve avcılıkla uğraşır. Başlıca tarım ürünleri buğday, yulaf, mısır, fasulye, şekerpancarı, ayçiçeği ve kozadır.
Sebze ve meyvecilik ileridir. Lahana, pırasa, taze fasulye, soğan, sarmısak, biber ve domates yetiştirilen başlıca sebze ürünleridir. Yetişen meyveler erik, elma, armut, şeftali ve kirazdır. Tarımda sulama, gübreleme, ilaçlama ve modern tarım araçlarını kullanma yaygındır. Kirazı ve çavdarı meşhurdur. Ayçiçeği bol yetişir.
Hayvancılık: Bu ilde hayvancılık ikinci derecede bir geçim vasıtasıdır. Sadece Vize ve Pınarhisar’a bağlı 10 civarında orman ve dağ köyünün birinci derecede geçimi hayvancılıktır. Sığır, koyun, kılkeçisi beslenir. Arıcılık gelişmektedir.
Ormancılık: Kırklareli orman varlığı bakımından oldukça zengindir. 300 bin hektara yakın orman ve 85
bin hektara yakın fundalık alanı vardır. Ormanların çoğunluğu merkez ilçe, Vize ve Demirköy sınırları içindedir. Karadeniz’e paralel olarak uzanan Istranca Dağlarının üzeri ormanlarla kaplıdır. Her sene 500 bin ster yakacak odunu ile 350 bin m 3 sanayi odunu istihsal edilir.
Madenleri: Kırklareli yeraltı kaynakları (madenler) bakımından da oldukça zengindir. Zengin tabii gaz, yakın gelecekte bu bölgenin bir sanayi merkezi haline gelmesine sebep olacaktır. Halen Pınarhisar Çimento Fabrikasının enerji ihtiyacı tabii gazla karşılanmaktadır. Türkiye’nin tabii gazla çalışan ilk enerji santralı bu bölgede kurulmaktadır. Bu bölgede çıkan kalker ve dolamit, Türkiye Şişe ve Cam Fabrikaları tarafından değerlendirilmektedir. Merkez ilçede mermer ve kuvars madeni ile Vize ilçesinde düşük kalorili linyit yatakları vardır.
Lüleburgaz’ın Hamidabad ve Babaeski’nin Kumrular köyünde üç bin metre derinlikte tabii gaz bulunmuştur. Osmancık-1 kuyusundan petrol çıkarılmıştır. Kırklareli-Babaeski- Lüleburgaz ve Pınarhisar dörtgeni içinde 10 bin hektarlık sahada petrol ve tabii gaz sondajları yapılmaktadır. Enerji: Türkiye’de ilk defa tabii gazdan yılda 3 milyar 600 milyon kilowat-saat elektrik enerjisi üretecek olanLüleburgaz Tatarköy’deki Trakya Tabii Gaz Santralının temeli atılmış olup, en kısa zamanda devreye girecektir. Bu bölge tabii gaz bakımından oldukça zengindir. Halen 30 kuyu faaliyet halindedir. Tabii gaz tesislerinin bulunduğu Hamidabad bölgesinde görünürde 13, muhtemel olarak 80 milyar m 3 tabii gaz bulunduğu tespit edilmiştir. Mevcut olan rezerv santralın 20 senelik ihtiyacını karşılayacak durumdadır. 1 m 3 gazdan 5 kilowatsaat elektrik enerjisi üretilmektedir.
Trakya ve Kırklareli Cam Sanayiine günde 100 bin m 3 tabii gaz verilerek bu fabrikanın enerjisi tabii gazla temin edilmektedir.
Tabii gaz kömürden daha temiz bir enerji vasıtasıdır. Kurulan santral senede 750 milyon m 3 tabii gaz harcayacaktır. Bu santral senede Keban Barajının yarısı kadar elektrik üretecektir. Trakya ve Marmara bölgesinin elektrik ihtiyacını karşılayacaktır.
Sanayi: Faal nüfusun % 5’i sanayi ile uğraşır, fakat sanayi geliri tarım gelirinin yarısını geçer. Başlıca sanayi kuruluşları: 1926’da üretime geçen Alpullu Şeker Fabrikası Türkiye’nin ilk şeker fabrikasıdır. 1958’de kurulan Pınarhisar Çimento Fabrikası, Babaeski ve Lüleburgaz’da yağ ve un fabrikaları, Pınarhisar Türkiye Şişe ve Cam Fabrikaları A.Ş.nin kuruluşları, Babaeski Nafis Yürekli Kanalet Fabrikası, Lüleburgaz Aktaş Toprak Sanayii, Lüleburgaz Trakya döküm Sanayii, otomatik sigorta üreten Tetsan A.Ş., Çivi Fabrikası, ölçü aletleri yapan Ölçüsan A.Ş., kereste ve mobilya fabrikaları ile teneke kutu imal eden üç fabrika.
Ulaşım: Kırklareli’ne ulaşım kara, demir ve deniz yolu ile yapılır. Milletlerarası E-5 karayolunun 50 km’lik bir kısmı Kırklareli il sınırları içinden geçer. Bu yola paralel olarak uzanan Kırklareli-Pınarhisar-Vize-Saray yolu ile Lüleburgaz-Pınarhisar-Demirköy-İğneada yolu kesişir. Böylece Karadeniz kıyısı ile irtibat sağlanır. İlde kaliteli 500 kilometreye yakın yol vardır. Avrupa’dan gelen demiryolu Edirne’yi geçtikten sonra Pehlivanköy’de Kırklareli il sınırlarına girer. Alpullu-Türkgeldi. Büyükkarıştıran’dan sonra Tekirdağ ve İstanbul’a ulaşır. Bu hattan ayrılan bir kol Babaeski ve Kırklareli’ye bağlanır. Hergün İstanbul-Kırklareli arasında tren seferleri vardır. İlin Karadeniz’de 50 km’lik kıyısı olmasına rağmen, önemli limanı yoktur. İğneada’da liman ve Kıyıköy’de iskele vardır.
Nüfus ve Sosyal Hayat
1990 sayımına göre toplam nüfusu 309.512 olup, 149.532’si şehirlerde, 159.980’i köylerde yaşamaktadır. Yüzölçümü 6.550 km 2 olup, nüfus yoğunluğu 48’dir.
Örf ve adetleri: Bu ilde tarih boyunca Traklar, İskitler, Avar, Peçenek ve Bulgar Türkleri, Makedonyalılar, EskiYunanlılar, Persler, Romalılar, Bizanslılar ve Osmanlı Türkleri 1345’ten bu yana bölgeye hakim olmuşlardır. Bu bölgede Türk-İslam kültürü yerleşmiş ve eski kültürler ve milletlerin izleri kaybolmuştur. Sadece bazı tarihi eski eserler günümüze kadar ulaşmıştır. 1876-1878 Osmanlı-Rus savaşından sonra Balkanlardan göç eden Türklerin konak yeri Kırklareli olmuş ve bu göçler Kırklareli’nin hayat tarzı ve geleneklerine önemli ölçüde tesir etmiştir. Kıyafet: Mahalli kadın kıyafeti renkli şalvar, siyah çarşaf, ferace, çatkı ve bindallıdır.
Şenlikler: Bu ilde; Hıdırellez, Kahava ve Nazari şenlikleri yapılır. Halk oyunları ve halk müziği zengindir. Halk müziğinde Rumeli özellikleri hakimdir. Anadolu müziğinden biraz ayrılır. Halk edebiyatı çok zengindir. Meşhur halk şairleri: Vizeli Alaeddin Kaygısız, aşık Ahmed, Şuhuda, Hacı Rasih, Servet Baba, Şaban Sırrı ve Hayrani’dir.
Eğitim: İlin okuryazar nispeti yüzde 85’i aşmıştır. Okulsuz köyü yoktur. İlde 106 anaokulu, 238 ilkokul, 64 ortaokul, 5 mesleki ve teknik ortaokul, 13 lise, 12 mesleki ve teknik lise, Trakya Üniversitesine bağlı Kırklareli Meslek Yüksek Okulu vardır. Bu okulun inşaat, işletme ve muhasebe bölümleri eğitim
öğretim vermektedir.
İlçeleri
Kırklareli’nin biri merkez olmak üzere sekiz ilçesi vardır.
Merkez: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 77.175 olup, 43.017’si ilçe merkezinde, 34.158’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 14, Dereköy bucağına bağlı 8, İnece bucağına bağlı 8, Üsküp bucağına bağlı 4, Yoğuntaş bucağına bağlı 5 köyü vardır. Yüzölçümü 1.604 km 2 olup, nüfus yoğunluğu 48’dir. İlçe toprakları genelde düzdür. Kuzey ve kuzeybatısında Istranca Dağları yer alır. Başlıca akarsuları teke ve Babaeski dereleridir.
Ekonomisi tarım ve sanayiye dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, üzüm, soğan, çavdardır. Yüksek kesimlerde başlıca gelir kaynağı hayvancılıktır. Yem, nebati yağ, un, süt, ürünleri, tuğla, tarım alet ve makina fabrikaları başlıca sanayi kuruluşlarıdır. İlçe topraklarında Kuvars yatakları vardır.
İlçe merkezi, Istranca Dağlarının güney eteklerinde Yayla ve Kırklar tepeleri arasında bir vadide kurulmuştur. Eski İstanbul-Edirne karayolu ilçeden geçer. Bugünkü İstanbul-Edirne karayoluna 36 km’lik bir yolla bağlanır. Mandıra istasyonundan ayrılan bir hat, ilçeyi İstanbul-Edirne demiryoluna bağlar. Deniz seviyesinden 210-240 m yüksekliktedir. İlçe belediyesi 1878’de kurulmuştur.
Babaeski: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 54.879 olup, 22.823’ü ilçe merkezinde, 32.056’sı köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 22, Karacaoğlan bucağına bağlı 12 köyü vardır. Yüzölçümü 652 km 2 olup, nüfus yoğunluğu 84’tür. İlçe topraklarının tamamı Ergene Ovasında yer alır. Kuzeyinde Istranca Dağlarının uzantıları vardır. Bunların yüksekliği 150 metreyi geçmez. Başlıca akarsuları Ergene, Kavak ve Babaeski dereleridir.
Ekonomisi tarım ve sanayiye dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri şekerpancarı, buğday, mısır, yulaf, ayçiçeği, erik, üzüm ve çeşitli sebzelerdir. Hayvancılık ve arıcılık gelişmiştir. En çok sığır ve koyun beslenir. Alpullu Şeker Fabrikası, en büyük sanayi kuruluşu olup, ayrıca ilçede un ve yağ fabrikaları da vardır. Alpullu Şeker Fabrikası Türkiye’nin ilk şeker fabrikasıdır. Alpullu>Alpullu ismini, burada şeker fabrikası kurulduktan sonra almıştır. Fatih Sultan Mehmed Han zamanına kadar uzanan Alpullu>Alpullu ismi aslında, şeker fabrikası kurulduktan sonra Pancarköy adı verilen köyün ismiydi.
İlçe merkezi, Sazak Deresinin güney kıyısında kurulmuştur. Edirne, İstanbul kara ve demir yolları ilçeden geçer. İl merkezine 36 km mesafededir. Gelişmiş bir yerleşim merkezidir. Belediyesi 1854’te kurulmuştur.
Demirköy: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 12.946 olup, 5203’ü ilçe merkezinde, 7743’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 11, İğneada bucağına bağlı 4 köyü vardır. Yüzölçümü 945 km 2 olup, nüfus yoğunluğu 14’tür. İlçe topraklarının büyük bölümü dağlıktır. Dağlar ormanlarla kaplıdır. Güney ve batısında Istranca Dağları yer alır. Deringeçit, Rezve ve Bulanık dereleri başlıca akarsularıdır.
Ekonomisi ormancılık, balıkçılık ve tarıma dayalıdır. Kıyıları balıkçılığa çok müsaittir. İğneada’da modern bir balıkçı barınağı vardır. Tarım alanları az olduğundan, başlıca tarım ürünleri patates, buğday, fasulye ve elmadır. Ormanlardan elde edilen kereste başlıca gelir kaynağıdır. Parke fabrikası başlıca sanayi kuruluşudur.
İlçe merkezi, Bulanık Deresi kıyısında bir yamaçta kurulmuştur. Batısında Yıldız Ormanları yer alır. İl merkezine 74 km mesafededir. İlçe belediyesi 1923’te kurulmuştur.
Kofçaz: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 5004 olup 1306’sı ilçe merkezinde, 3698’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 16 köyü vardır. Yüzölçümü 551 km 2 olup nüfus yoğunluğu 12’dir. İlçe toprakları hafif dalgalı platodan meydana gelmiştir. Teke ve Babaeski Çayları başlıca akarsularıdır. Dağlık kesim ormanlarla kaplıdır.
Ekonomisi tarım ve ormancılığa dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, yulaf, olup ayrıca az miktarda erik, elma, baklagiller ve üzüm yetiştirilir. Hayvancılık gelişmiştir. En çok yaylacılık metoduyla koyun beslenir.
İlçe merkezi, Istranca Dağlarının yüksek kesimlerinde kurulmuştur. Eski ismi Kesirlik’tir. İl merkezine 27 km mesafededir. 1958’de ilçe olan Kesirlik’in belediyesi aynı sene kurulmuştur. Kırklareli’nin nüfus bakımından en küçük ilçesidir.
Lüleburgaz: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 93.060 olup, 52.384’ü ilçe merkezinde, 40.676’sı köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 23, Büyükkarıştıran bucağına bağlı 11 köyü vardır. Yüzölçümü 984 km 2 olup nüfus yoğunluğu 95’tir. İlçe topraklarının hemen hemen tamamı düzdür. Başlıca akarsular, Ergene Irmağı, Kaynarlı ve Lüleburgaz dereleridir. Lüleburgaz Deresi üzerinde
Sulama gayeli bir gölet vardır.
Ekonomisi tarım ve sanayiye dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, şekerpancarı, ayçiçeği, arpa, yulaf, üzüm, elma, erik ve baklagillerdir. Hayvancılık ekonomik açıdan önemli gelir kaynağıdır. Peynir, nebati yağ, un, döküm, tuğla, boya ve cam fabrikaları başlıca sanayi kuruluşlarıdır.
İlçe merkezi Ergene havzasının ortalarında ve hafif dalgalı bir alanda kurulmuştur. Edirne-İstanbul karayolu ilçenin içinden Sirkeci-Edirne demiryolu ise 8 km güneyinden geçer. İl merkezine 61 km mesafededir. Askeri birliklerin olması, ilçenin gelişmesinde büyük rol oynamıştır. Nüfus bakımından ilin en büyük ilçesidir. Belediyesi Cumhuriyetten önce kurulmuştur.
Pehlivanköy: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 7096 olup, 3045’i ilçe merkezinde, 4051’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 8 köyü vardır. Yüzölçümü 114 km 2 olup, nüfus yoğunluğu 62’dir. İlçe toprakları Ergene havzasında yer alır. Teke ve Süloğlu dereleri başlıca akarsularıdır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri, buğday, şekerpancarı ve ayçiçeği olup, ayrıca az miktarda üzüm, kavun, karpuz, arpa, elma, baklagiller ve erik yetiştirilir. Hayvancılık gelişmiş olup en çok sığır yetiştirilir. Trakya Cam Sanayii A.Ş. ile nebati yağ ve toprak eşya yapan atölyeler başlıca sanayi kuruluşlarıdır.
İlçe merkezi, Ergene Irmağının kuzeyinde kurulmuştur. Edirne-İstanbul demiryolu ilçeden geçer. İl merkezine 48 km mesafededir. Eski ismi Pavliköy’dür. 1957’de ilçe olan Pehlivanköy’ün belediyesi 1949’da kurulmuştur.
Pınarhisar: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 24.763 olup, 11.236’sı ilçe merkezinde, 13.527’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 16 köyü vardır. Yüzölçümü 581 km 2 olup, nüfus yoğunluğu 43’tür. İlçe toprakları alçak bir platodan meydana gelir. Kuzeyinde Mahya Dağı yer alır. Soluk, Koyrak ve Kaynarlı dereleri başlıca akarsularıdır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, şekerpancarı, ayçiçeği, yulaf, arpa olup ayrıca az miktarda üzüm, elma, baklagiller ve erik yetiştirilir. Hayvancılık önemli gelir kaynağıdır. Ençok kıvırcık koyun beslenir. Yem, nebati yağ, kireç ve çimento fabrikaları başlıca sanayi kuruluşlarıdır.
İlçe merkezi, Vize-Kırklareli karayolu üzerinde kurulmuştur. İl merkezine 29 km mesafededir. 1953’te ilçe olan Pınarhisar’ın belediyesi 1909’da kurulmuştur.
Vize: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 34.589 olup, 10.518’i ilçe merkezinde, 24.071’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 18, Kıyıköy bucağına bağlı 3, Sergen bucağına bağlı 3 köyü vardır. Yüzölçümü 1119 km 2 olup, nüfus yoğunluğu 31’dir. İlçe toprakları dalgalı düzlüklerden meydana gelir. Istranca Dağları, ilçe topraklarını ikiye ayırır. Pabuç, Kazan ve Sulcak dereleri başlıca akarsularıdır. Istranca Dağlarının kuzey kesimleri meşe ve kayın ormanları ile kaplıdır.
Ekonomisi tarım ve ormancılığa dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, şekerpancarı, ayçiçeği, arpa olup, ayrıca sebze ve meyve yetiştirilir. Hayvancılık önemli gelir kaynağıdır. En çok koyun ve inek beslenir. Kıyılarda küçük çapta balıkçılık yapılır. Orman ürünlerinden yakacak olarak faydalanılır. Peynir, marmelat, salça ve ameliyat ipliği üreten tesisler başlıca sanayi kuruluşlarıdır. İlçe topraklarında manganez yatakları vardır.
İlçe merkezi Eski İstanbul-Edirne karayolu üzerinde kurulmuştur. İl merkezine 54 km mesafededir. Bir tatil köyü olan Kıyı Köy ilçeye 34 km mesafededir. İlçe belediyesi 1923’te kurulmuştur.
Tarihi Eserler ve Turistik Yerleri
Kırklareli tabii güzellikler ve tarihi eserler bakımından zengindir. Tarihi eserlerin hemen hepsi Osmanlı devrine aittir. Daha önceki dönemlere ait eserler az ve yıkıntı halindedir.
Hızır Bey Külliyesi: 1383’te Kösemihaloğlu Hızır Bey tarafından yaptırılmıştır. Külliye; cami, hamam ve arastadan meydana gelmiştir. Külliye çeşitli zamanlarda tamir edilmiştir. Minaresi küfeki taşından kare kaideli çokgen gövdelidir.
Kadı Camii: Emin Ali Çelebi Ahmed Paşa tarafından 1577’de yaptırılmıştır. Paşa Camii de denilmektedir. 1958’de tamir görmüştür.
Bayezid Camii: 1593’te Güllabi Ahmed Paşa tarafından yaptırılmıştır. Paşa Camii de denilmektedir. 1958’de tamir görmüştür.
Kapan Camii: 1640’da Karaca İbrahim Bey tarafından yaptırılmıştır. Belediye Sarayının yanında olup 1958’de tamir görmüştür.
Eski Cami: Babaeski ilçesinde Fatih Sultan Mehmed Hanın emri ile 1467’de yapılmıştır. Fatih Mescidi
olarak da bilinir. Pencere çevreleri ve yarım daire biçimli mihrap, kalem işleri ile bezemelidir.
Cedid Ali PaşaCamii: Babaeski ilçesinde mimar Sinan tarafından 1561-1565 arasında yapılmıştır. Cami, medrese, hamam, kervansaray ve kütüphaneden meydana gelen külliyeden sadece cami zamanımıza kadar ulaşmıştır. Bitki motifleri ile süslü mermer minber ile vaiz kürsüleri ince görünüşlüdür.
Sokullu Mehmed Paşa Külliyesi: Lüleburgaz ilçesinde 1570’te Sokullu Mehmed Paşa tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. Külliye, cami, medrese, kervansaray ve hamamdan meydana gelmektedir. cami tek kubbelidir. Medrese ise camiyle birlikte planlanmış ilginç bir eserdir. Caminin iç tarafındaki avlu revaklarının arkasında medrese odaları yer alır. Hamam çeşitli devirlerde, geçirdiği tamiratlar yönünden orijinalliğini kaybetmiştir. Kervansaray’dan günümüze sadece kapı ve temel kalıntıları kalmıştır.
Gazi Süleyman Paşa Camii: Vize ilçesindedir. Altıncı asırda yapılan kiliseyi, Gazi Süleyman Paşa on dördüncü asırda camiye çevirmiştir. 1877’de Ruslar tarafından tekrar kilise haline getirilip içindekileri Rusya’ya götürmüşlerdir. Osmanlılar tekrar cami haline getirdilerse de Balkan Harbinde Bulgarlar yeniden kiliseye çevirdiler. Daha sonra Osmanlılar tekrar cami haline getirdiler. İçindeki mozaikler Ayasofya mozaiklerine benzediği için Küçük Ayasofya Camii de denir.
Alpullu (Sinanlı) Köprüsü: Alpullu-Hayrabolu yolunda, Ergene Irmağı üzerinde Mimar Sinan tarafından 1569’da yapılmıştır. 124 m uzunluğunda olup beş gözlüdür. Kemertaşının genişliği korkuluklarının yüksekliği en önemli özelliğidir.
Sokullu Mehmed PaşaKöprüsü: İstanbul-Edirne yolu üzerinde 1569’da Mimar Sinan tarafından yapılmıştır. Sivri kemerli ve dört gözlüdür.
Babaeski Köprüsü: Babaeski Deresi üzerinde İstanbul-Edirne yolunda 1633’te yapılmıştır. 72 m uzunluğunda olup altı gözlüdür. Dere taştığı zaman tahrip olmaması için kemer aralarında büyük delikler vardır.
Mağara Manastırı: Vize yakınında bir vadinin yamacında kayalara yontularak yapılmıştır. Dokuzuncu asra aittir. Demirköy Kalesi kalıntıları; Bizans dönemine aittir. İstanbul’u korumak maksadıyla yapılmış olup, halen harap durumdadır. Vize, Pınarhisar, Lüleburgaz, Polos, Dereköy ve Hediye kaleleri de mevcut olup Bizans devrine aittir. Vize’de surlar, Pınarhisar’da kale, su yolları ve kilise Osmanlı devri öncesine aittir.
Höyükler: Traklar tarafından yapılan yığma tepelerdir. İçlerinde mezarlar bulunur. Dokuzhöyük köyünde 9 höyük Kırklareli-Asilbeyli yolu doğusunda ve Aşağıpınar Eriklice köyleri arasında höyükler vardır.
Tabii Güzellikler: Kırklareli tabii güzellikler bakımından zengindir. Dereköy, Kofçaz, Demirköy ve Vize bölgelerindeki ormanlar bu zenginliğin en önemli kaynağıdır.
Velika Deresi: Karaman Bayırına 4 km uzaklıkta orman içi ve dere kenarı dinlenme yeridir. Derede bol miktarda alabalık avlanır.
Dolapdere: Dereköy’ün 7 km kuzeyinde Türkiye-Bulgaristan karayolu üzerinde bir mesire yeridir. Buradan geçen akarsulardan alabalık avlanır.
Dereköy: Kocakaynak ve Çiftekaynak isimli iki güzel su başında ağaçlı bir piknik yeridir.
Kıyıköy: Karadeniz’e hakim, görünümü çok güzel bir köydür. Köyün deniz kıyısında kumsalı çok temizdir. Köyün kuzeyinden akan Pabuc Deresi ile güneyinden akan Kazan Deresinde sazan ve kefal balıkları avlanır.
İğneada: Demirköye 25, Kırklareli’ne 97 km uzaklıkta Karadeniz kıyısında şirin bir yerdir. 10 km uzunluğundaki kumsalı çok temizdir. Otel, motel ve lokantası mevcuttur.
Kaplıca ve İçmeler: kaplıca ve şifalı su kaynağı bakımından fakirdir. Kaplıcalarda konaklama tesisleri yetersizdir.
Lüleburgaz Kükürtlü Kaynak: İstanbul-Babaeski yolu üzerindedir. Konaklama tesisi yoktur. Mide, barsak, karaciğer, safra ve idrar yolları hastalıklarına faydalıdır.