İmge nedir?
Ruhbilimde sinirlerin merkezci bir uyarımı olmadan insanların zihninde kendiliğinden canlanan duyumsal şekle denir.
Böylece meydana gelen şekillerin zihinde canlandırılması «imgelemek» (hayal etmek), hayalleri meydana getiren meleke de «imgelem» (muhayyile) dir. Zihinde canlandırılan hayaller genel olarak ya insanların daha önce edindikleri duyumların, algıların (idraklerin) zihinde kalan bölümlerinin birleşmesiyle, ya da karıştırılmasıyla meydana gelir. Bu fark başlıca üç bölümde incelenir:
Birincisi: Hayaller, algı ve duyumlar kadar şiddetli değildir.
İkincisi: Duyumlar, algılar uyarıcıların cinsine, durumuna göre meydana gelir. Böyle olduğu için de zihne kendilerini zorla kabul ettirir. İmgeler ise hürdür. Uyarıcılara ve bunların durumuna bağlı değildir.
Üçüncüsü: Algılar, duyumlar, el, göz, kulak, durum ve deney gibi yollardan gerçekliklerini her an duyururlar. İmgeler ise kaypak ve akıcı tasarlamalardır.
Yaratıcı imge gücü: Bilimsel alanlardaki yeni buluşlarla, keşiflerle, sanat eserleriyle sonuçlanan hayal imge gücüdür.
Tekrarlayıcı imge gücü: Zihinde kendiliğinden canlanan duyumsal şekilleri bütün canlılığı ile görmek, önceden yaşanmış olayları sonradan, yeniden yaşarmış gibi kuvvetli bir şekilde duymaktır.
Edilgin imge gücü: Kuruntuları ve hülyaları meydana getiren imge gücüdür.
İmge nedir? (Felsefe)
Her türden maddeci bilgi teorisinin, özellikle Marksçı-Leninci bilgi teorisinin temel kavramı. İnsan nesnel gerçek’ i, toplumsal pratiğe dayanarak, yansıma süreci boyunca -toplumsal bilincin bilim, ideoloji, ahlak, sanat, dil gibi çeşitli biçimleri altında- kavrar, imgeler işte bu yansıma sürecinin zihindeki sonuçlarıdır. İmgeler, bir yandan insanın duyum mekanizmasının ve sinir sisteminin yapısı ve işleyiş tarzı, bir yandan da toplumsal pratiğin gelişim düzeyi tarafından koşullanmış, içeriği yönünden ise, imgeleşmiş nesnel gerçek ile toplumsal ilişkiler ve egemen sınıfın çıkarları tarafından belirlenmiş karmaşık bir süreç içinde oluşurlar.
Bu süreç, maddi olanın zihinsel olana dönüşmesi sürecidir. (Marks) İmgeler, gelişen toplumsal bir süreç olan, nesnel gerçeği öğrenme süreci içinde oluşup, toplumsal pratik temeli üstünde kesinlik ve açıklık kazandıkları, derinleşip, yanlışlarından arındıkları için, bunların imgeleşmiş gerçeğe uygunluk dereceleri, her zaman tarihsel bakımdan koşullanmıştır. Öte yandan, bilimde, sosyalist ideolojide ve gerçekçi sanatta görüldüğü üzere, aslına hemen hemen uygun imgeler bulunduğu gibi, uzlaşmaz çelişkiler taşıyan sınıflı toplumdaki ilişkiler altında yanıltılmış bir bilincin doğması kaçınılmaz olduğu için, burjuva ideolojisinde, dinde ve gerçekçi olmayan sanatta olduğu gibi, çarpıtılmış, düş ürünü, yanılsatıcı imgeler de vardır.
Bilgi edinmeyi sağlayan imgeler, nesnel gerçeğin düşünce tarafından öğrenilmesi ve insan tarafından pratikte değiştirilmesi bakımından büyük bir önem taşırlar. Bu imgeler, bilimsel bilginin edinilmesine hizmet ederler hem nesnel gerçekteki süreçlerin ve nesnelerin, hem de bu gerçeğin özelliklerinin ve insan bilincindeki ilişkilerinin aslına-uygun fikirsel birer kopyasıdırlar. Bilgi edinmeyi sağlayan imgelerin iki biçimini: Duyumsal ve rasyonel imgeleri birbirinden ayırt edebiliriz.
Duyumsal imgeler duyumlar algılar, tasarım’ kırdır. Rasyonel imgeler ise, kavramlar, önermeler ve bu önermelerden kurulmuş, teoriler, varsayımlar gibi karmaşık imgelerdir. Duyumsal ve rasyonel imgeler arasında hem sıkı bir bağlanıldık, hem de nitelikçe bir fark vardır. Duyumsal imgeler, özel adıyla algılar, bilgisi edinilen nesnelerin zihne dolaysız aktarılmış, duyumsal kökenli birer kopyasıdırlar. Bu kopyada, dış-görünüş, yüzeysel ilişkiler, bireysel olan ile rastlantısal olan, henüz iç, zorunlu, genel ilişkilerden ayırt edilmeden, öz’ le birlikte yansıtılmıştır.
Rasyonel imgelere gelince, bunlar dille ifade edilen, soyut birer içeriğe sahiptirler. Bunlar, bilgisi edinilen nesnelerin iç, zorunlu, genel ilişkilerinin, yani özünün, dolaylı, fikirsel kökenli birer kopyasıdırlar. Bilgi edinme sürecinde duyumsal ve rasyonel imgeler daima kopmaz bir bütünlük oluştururlar ve her ikisi de dile sıkıca bağlıdırlar. Her imge, öznel ile nesnenin bir bütünlüğüdür çünkü, nesnel gerçekteki nesneleri, özellikleri, ilişkileri vb. öznenin faaliyetine ve onun bilgi edinme mekanizmasının mahiyetine bağlı olarak yansıtır. İmge, gerek içerik ve gerekse biçim yönünden nesnel olarak belirlenmiştir ama biçim gibi içerik de, aynı zamanda öznel öğeler taşırlar çünkü söz konusu olan, daima: «Nesnel dünyanın öznel bir imgesidir (Lenin).
Sözlükte “imge” ne demek?
1. Zihinde tasarlanan ve gerçekleşmesi özlenen şey, düş, hayal, hülya; duyularla alınan bir uyaran söz konusu olmaksızın bilinçte beliren nesne ve olaylar, hayal, imaj.
2. Özellikle şiirde söylenmek isteneni benzerlik ve anıştırmayla çarpıcı anlat-ma, imaj.
3. Duyu organlarının dıştan algıladığı bir nesnenin bilince yansıyan benzeri, hayal, imaj.
İmge kelimesinin ingilizcesi
n. simulacrum