İlk çağlarda spor
İlk dönemler doğayla mücadele anlayışına sahip olan insanoğlu, sonraki dönemlerde ise doğaya hükmetme anlayışını benimsemiştir.
Nil vadisinde Mısır, Dicle ve Fırat nehirleri arasında Sümer ve Asur-Babilliler nehir uygarlıkları, Anadolu yarımadasında Eti, daha sonra da İyonlar kıyı uygarlıkları olarak bu gelişmenin belli başlı örnekleri olarak gösterilebilir.
Taşı işlemek suretiyle kendine silah yapan insanoğlu hem kendini savunmuş hem de hayvanları avlayarak onlardan faydalanmıştır. Bu süreçte boş zaman kavramı ortaya çıkmış ve insanoğlu geçmiş dönemde yaptığı bazı zaruri hareketleri boş zamanlarını değerlendirme aracı olarak yapmaya başlamıştır.
Nehri kim karşıdan karşıya daha hızlı geçecek, kim bir yerden bir yere daha hızlı ulaşacak, en büyük hayvanı kim avlayacak gibi davranışlar insanoğlunun doğasında bulunan yarışma ve eğlenme özelliklerini ortaya çıkarmıştır.
İnsan kendisini emniyette hissettiği zamanlarda geçim ve yaşam kaygısından kısmen de olsa kurtulmanın rahatlığıyla iç dünyasına yönelebilmiştir. Böylece aşk, sevgi, öfke, neşe gibi duygular ve doğa kuvvetlerine karşı korku, saygı gibi kaygıları, bugün adına “dans” dediğimiz hareketlerle ifade etmiştir. Yine insanların ilk dönemlerinde bir araya geldiklerinde kendilerince usul ve kurallara bağladıkları, adına “oyun” dedikleri bir faaliyeti ortaya çıkardıklarını görüyoruz.