EPO nedir?
EPO (Eritropoetin) Böbrek tarafından üretilen (39000 Dalton molekül ağırlığında, sialoglikoprotein yapısında) bir hormondur. Azalmış oksijene cevap olarak EPO seviyesi artar. EPO, kemik iliğini RBC yapımı için uyarır ve artışına neden olur. Birçok anemi tipinde normalden yüksektir. Halbuki kronik renal yetmezlikte normal seviyelerde olabilir.
Anormal yüksek seviyeler renal neoplazilerde, benign renal tümörlerde, polikistik böbrek hastalığında, renal kist ve hidronefrozda görülebilir. EPO azt alan aids’li hastalarda kullanılabilir. Serum EPO seviyesi < 500 mU/L olan HIV (+) hastalarda ekzojen EPO takviyesi ile anemilerinde düzelme olabilir. Halbuki > 500 mU/L olan HIV (+) hastalarda tedaviye yanıt alınamayabilir.
EPO (eritropoetin) tedavisi
Eritropoietin, böbrek yetmezliğine bağlı anemi tedavisinde 1986 yılından beri tüm dünyada, yaygın olarak kullanılmaktadır ve son 10 yılda böbrek yetmezliği tedavisinde sağlanan en önemli gelişmedir. Ülkemizde EPO kullanan hasta oranı 1991 yılında % 44 iken, bu oran 1999 yılında % 70’e çıkmıştır. Eritropoetin 165 amino asitten oluşan, molekül ağırlığı yaklaşık 34.000 dalton olan bir glikoproteindir.
Eritropoetin tedavisi böbrek yetmezliği olan hastalarda yaşam kalitesini, egzersiz kapasitesi ve toleransını artırmıştır ve anemi tedavisi dışında da iştah artışı, kognitif fonksiyonlar ve seksüel fonksiyonlarda düzelme, uzamış kanama zamanını kısaltma ve sol ventrikül hipertrofisinde gerileme (kan basıncı kontrolu ile birlikte) gibi olumlu etkileri de vardır.
Eritropoetin tedavisi ile hastaların kan transfüzyonu ihtiyacı azalmıştır; bunun sonucu kan transfüzyonuna ait komplikasyonlar (demir yüklenmesi, viral infeksiyonlar) ve renal transplantasyon öncesi hastanın immün sisteminin uyarılması önlenmiştir. Eritropoietin tedavisine başlamadan önce serum ferritin veya serum demir ve serum demir bağlama kapasitesi (transferrin) düzeyi ölçülerek vücut depo demirinin durumu (yetersiz, normal, fazla) değerlendirilmelidir.
İdeal olarak serum ferritin düzeyi > 100 µg/lt ve transferrin doygunluk (saturation) derecesi (serum demiri/serum transferrin düzeyi) % 20’den fazla olmalıdır. Olanaklar ölçüsünde, EPO tedavisi süresince ilk 3 ay her ay, daha sonra ise 2-3 ayda bir serum transferrin, demir ve ferritin düzeyi ölçülmelidir.Eritropoetin tedavisi intravenöz (İV), cilt altı veya intraperitoneal uygulanabilir.
Eritropoietinin molekül ağırlığı yaklaşık 30.400 dalton olduğu için diyalizerle kaybedilmez; bu nedenle hemodiyaliz tedavisinin başında, ortasında veya sonunda uygulanabilir. Eritropoietin tedavisinde amaç hiçbir zaman Hb ve Htc düzeylerini normale getirmek değildir; hemodiyaliz hastalarında hedef Hb 10-11 gr/dl veya Htc düzeyi % 30-33’tür.
Hedef Htc anemi ile ilişkili kalp veya serebrovasküler sisteme ait belirti ve bulgular varsa hedef Htc düzeyi yükselebilir, ancak nadiren Htc düzeyini % 36’dan fazla yükseltmek gerekir. Hedef Hb veya Htc değerine ulaşıldıktan sonra idame doz EPO tedavisine geçilir.
EPO tedavisinin yan etkileri nelerdir?
Eritropoietin tedavisi yukarda bahsedilen olumlu etkilerinin yanısıra istenmeyen bazı yan etkilere de yol açabilir. Bu yan etkilerin çoğu yakın takip ve gerekli müdahelelerle azaltılabilir, şiddeti hafifletilebilir. Eritropoietin tedavisi ile hastaların yaklaşık % 30-40’ında, genellikle tedavinin ilk dönemlerinde hipertansiyon ortaya çıkabilir veya hipertansiyonun şiddeti artar ancak hastaların çoğunda uygun antihipertansif tedavi ve sıvı çekilmesi ile hipertansiyon kolaylıkla kontrol altına alınır.
Eritropoietin tedavisi ile hipertansiyon gelişiminde rolü olduğu düşünülen mekanizmalar Tablo 6’te gösterilmiştir. Eritropoietin tedavisi, anemiyi düzelterek daha önce mevcut olan sol ventrikül hipertrofisini kısmen geriletir ancak kan basıncı kontrol edilemez ise sol ventrikül hipertrofisine yol açabilir. Bu nedenle EPO kullanan hastalarda kan basıncının kontrolü hayati derecede önemlidir.
1. Hipertansiyon: Hastaların yaklaşık % 33'ünde EPO'ya bağlı hipertansiyon bildirilmiştir. Özellikle yüksek doz EPO kullanılan ve hct değeri hızla yükselen hastalarda görülmektedir. EPO ile ilişkili hipertansiyonun tedavisinde uzun etkili kalsiyum kanal blokerleri çok etkilidir.
2. Konvülziyonlar: Hipertansiyon ile birlikte hematokritin hızlı yükseldiği dönemler sırasında az sayıda hastada ortaya çıkabilmektedir.
3. Greft pıhtılaşması, kanama zamanında kısalma: % 36'dan yüksek hct düzeylerinde görülebilir.
4. Kt/V üzerine etkisi: Plazmanın eritrosit volümüne oranının azalması nedeniyle EPO tedavisi sırasında hct yükseldikçe diyaliz üre klirensi hafifçe azalabilir. Kreatinin klirensi üzerine etkisi ise oldukça fazladır.
5. Hiperfosfatemi: EPO tedavisi esnasında serum fosfor düzeyinin kontrolü daha zor olabilir.
6. Hiperpotasemi: EPO kullanımının ilk dönemlerinde yapılan çalışmalarda bazen görülmüştür.
7. Miyalji ve Flu Like Sendrom: Enjeksiyonu takip eden ilk saatlerde ortaya çıkar ve 8-10 saatte kaybolur, ancak bazen inatçı olabilir.
8. Trombositoz.
9. Damar giriş yolu trombozu.
10. Nadir olarak konjunktivit, kaşıntı, bel ağrısı, baş ağrısı gibi yan etkiler de bildirilmiştir.
Eritropoetin direnci nedir?
• Yeterli Fe depoları olan hastada, EPO'nun iv. 450 iu/kg/hft veya sc. 300 iu/kg/hft'lık max. dozda 4-6 ay süreyle uygulanmasına rağmen hedef Hb/hct değerlerine ulaşılamaması veya hedef değerin sürdürülememesidir. (NKF-DOQI)
• Sc 300 iu/kg/hft'lık max. EPO dozu ile 12 haftalık sürede en az Hb 2 gr/dl veya hct % 6 artmaz ise EPO direnci vardır denir.
• Genellikle mutlak veya fonksiyonel demir eksikliğine bağlıdır; öncelikle demir tedavisi gözden geçirilmelidir.
• Fe depoları yeterli iken hedef Hb düzeyine ulaşabilmek için gerekli EPO dozu sc. 300 iu/kg/hft'nın üzerindeyse yetersiz diyaliz söz konusu olabilir.
• CRP'nin yüksek olması infeksiyon/inflamasyona bağlı EPO direncinin göstergesi olabilir.
• EPO direnci oluştuğunda diyalizde high-flux membrana geçmek gerekir.